Çağdaş Sanatçı Şerife Bilgili Ercantürk;“Benim Kırmızı Çizgim” isimli 3. kişisel sergisiyle ARTweeks@akaretlerde! Ercantürk; Akaretler Sıraevler 55 Numara’da kapılarını açan ve 19 Eylül’e kadar devam eden sergisine tüm sanatseverleri davet ediyor.
Küratörlüğünü Begüm Güney’in üstlendiği sergi 10 adet monochrome eserden oluşuyor. Teknik olarak eski, renk olarak yeni ve çok katmanlı uygulamaların yapıldığı koleksiyonda sanatçının ilk kez çalıştığı yatay ve kare üretimler öne çıkıyor.
Eserler Değil, Konu Önemli!
Teknik detayların yanı sıra sergi duygusal tavrı ile de derin bir anlam taşıyor. Serginin ilgi çeken kısımlarından biri tavana asılı halde duran bordo renkli burka. Afgan kadınlarının yöresel kıyafeti olan burka alanda özel bir yöntem ile asılı duruyor ve müzik ile kuvvetli bir atmosfer oluşturarak tüm dikkatleri üzerine çekiyor.
Sanatçı Şerife Bilgili Ercantürk ‘Ben Özelinden Biz’e diye tanımladığı sergisiyle ilgili: “Üretimlerimde eserlerim tek tek bir mesaj verirdi. Bu sergide ise hepsinin bütünleştirici bir anlamı var. Eserlerden ziyade ‘Benim Kırmızı Çizgim’ de konu ve konsept ön planda. Özellikle hassas olduğum, Afgan kadınlarının yaşadığı zulümlerle son 3 haftadır daha yoğun hissettiğim rahatsızlığı sanat aracılığı ile aktarmak ve bir duyarlılık yaratmak istedim. Tavanda asılı olan o burka, bizlere çok büyük bir ders veriyor. Afgan kadınlarının yaşadığı haksızlıklar, ayrımcılıklar ve zulümler tavana asılan o burka ile betimleniyor. Biz çok şanslı bir coğrafyada yaşıyoruz, ben bir cumhuriyet kadını olarak tüm özgürlüklere sahibim. Ancak onların nelerle mücadele ettiğini ancak o burkaya baktığımızda, hatta denediğimizde sadece empati yapabilme durumuna gelebiliyoruz. Çok dar ve hafif aralıklı bir pencerenin ardından hayata bakmaya çalışan kadınlar onlar.” dedi.
Sergisini Afgan kadınlarına ithaf ettiğini ifade eden Sanatçı: “Eserlere dikkatli baktığınızda yine o kadınların hikayesini göreceksiniz. Resimlerdeki beyaz alanlar adalet, kadın hakları, temel insan haklarını temsil ediyor. Aynı şekilde kullanılan tüm renkler ana renklerden oluşuyor. Temel renkler ile temel haklar vurgulanıyor. Eserlerdeki kare ve silik geçişler yine burkanın göz çevresinde bulunan küçük deliklerden bakılmışçasına bir his veriyor.” dedi.
Tüm Eserlerin Geliri Çocuklar İçin Kullanılıyor
Yaşamı boyunca çok yoğun bir tempoda çalışan, başarılı bir iş kadını olmanın yanı sıra aynı zamanda bir eş ve anne olan Ercantürk; 2017 yılına kadar kendine çok fazla vakit ayıramadığını düşünüyor. Yaşadığı ciddi sağlık durumları nedeniyle hayatı dinlemeye, hayatı yaşamaya ve kendini akışa bırakmaya karar veren Sanatçı; bu akış sırasında kendini resme kaptırıyor. Çizdiği ilk resim ile sanat alanında üretimlerine değer verdiği Ahmet Oran’ın desteğini alarak, değerli yönlendirmeleriyle işin tekniğini öğrenmeye başlıyor. Yaptığı üretimlerle bir şeylere fayda sağlamak isteyen Ercantürk eserlerin gelirlerini çocuklara burs vererek değerlendiriyor. “Bugüne kadar bu şekilde oldu, bundan sonra da böyle devam edecek.” diyen Şerife Bilgili Ercantürk’ün Benim Kırmızı Çizgim isimli son sergisinin geliri de başarılarıyla Türkiye’nin geleceği olan ve geleceğe değer katan gençlere gidecek.
Benim Kırmızı Çizgim Tanıtım Yazısı
Bugün hürriyetlerin cinsiyete dayalı düzeninden-düzensizliğinden duyduğum endişeyi tarif edemiyorum. Kadınlara karşı yapılan bu ayrımcılığın tanıklığıyla geçirdiğimiz son üç haftada, Afgan Kadınları’nın siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayata katılımları engellendi. Sahip oldukları dokunulmaz ve devredilmez hakların yanı sıra onur ve haysiyet gibi insani ilkeleri de ihlal edildi. Konularına göre; siyaset, hukuk, kadın erkek ilişkileri, iş ve çalışma hayatı, sağlık başlıkları altında sınıflandırılan ve detaylandırılan kadın hakları üzerine okumalar yaptığım sergi hazırlığı sürecinde, kadınlar tarafından yüz yıllardır verilen bu siyasi ve yasal hak savaşına devam etmeye ne kadar gücümüz kaldı diye düşündüm.
Bedenlerini örten, yere kadar uzanan, giyenin yüzünü kafesli bir pencerenin ardına gizleyen, doygun kan kırmızısı bir burkanın; kısıtlanan ve ihlal edilen özgürlüğün bir sembolü olarak sergiye taşınması bu nedenledir. Bir ‘şiddet’ sembolü olarak burka, resimlere sıkıca bağlanarak yan yana gelirken; içinden geçtiği zamanı, bir kaç rengin metaforik kullanımıyla anlatıyor. Sanatçı, karşısında olduğu gerçekliği resimleriyle çepeçevre kuşattığı bu sembolün etrafında dolaştırdığı izleyicisine durmaksızın gösteriyor. Dünya’daki adaletsizliği ‘astığı’ odadan belleğe yayılan bir kedere çeviriyor.
Tüm dünya tarafından terk edildiklerini düşünen Afgan Kadınları için bugün yaşananlar haklarının pazarlığa açıldığı; taciz ve ayrımcılığa maruz bırakıldıkları bir ideoloji değişikliğidir. 1904’te Berlin’de, kadınlara oy hakkı için kurulan milletler arası birliğin bugün daha geniş ölçekte yeniden yapılanmasını; 1920’lerden beri hak mücadelesi veren Afgan kadınları için duyuramadıkları seslerini daha yükseltebilmeleri için itici bir güç olabilmesini diliyorum.
Bu sergi her coğrafyada ayrı bir varolma mücadelesi veren kadınlar içindir.