Eserlerinde bellek, ekoloji, kadın hâlleri, tarih ve arkeolojiyi harmanlayan Handan Börüteçene, 40 yıllık birikimini “Üç İç Denizin Ülkesi” başlıklı sergisiyle Salt Beyoğlu’na taşıyor. Handan Börüteçene, bu kapsamlı sergiyi ve sanatını Milliyet Sanat’ın Aralık 2023 sayısında Evrim Altuğ’a anlatıyor. Sergisine “Üç İç Denizin Ülkesi” adını veren sanatçı, “Bu ülkenin coğrafi olarak yeryüzünde başka örneği yok. O kadar kendine has ki sadece coğrafya olarak da değil, binlerce yıldır üzerinde yaşananlarla derin bir kültüre, müthiş bir faunaya, fokurdayan jeolojik katmanlara sahip. Sürekli sallanıyoruz. Hiçbir zaman ne jeolojik yapısı ne üzerindeki hayatlar dört dörtlük oturabildi yerli yerine; gerçeküstü bir ülke burası,” diyor.
Sanatında bellek, ekoloji, kadın hâlleri, sanat tarihi ve arkeolojiyle tarih bilgisini kendine özgü ifade biçimleriyle harmanlayan özgün üslubuyla tanınan Handan Börüteçene, 40 yıla dayalı üretim öyküsünü, Salt Beyoğlu’nda açılan “Üç İç Denizin Ülkesi” başlıklı sergisinde anlatıyor. Amira Akbıyıkoğlu küratörlüğündeki sergide, Börüteçene’nin mezuniyet projesi için yaptığı erken dönem işlerinden, ödüllü yerleştirmesi “Kır/Gör”e (1985), “terracotta” serilerinden İstanbul’un kamuya açık mekânlarına yerleştirilen büyük ölçekli heykellerine birçok eseri gündeme getiriliyor. Sergi, Börüteçene’nin kayıp eserlerine ait bilgi ve görselleri de bir araya getirerek kişisel bir sanat tarihinin çerçevesini tüm sorumluluğuyla tamamlıyor.
“Bir tür bellek tazeleme yaptık”
Handan Börüteçene, “Üç İç Denizin Ülkesi”nde yeniden izleyici önüne çıkardığı eserleriyle ilgili “Her biri kendi alanlarında ve meselelerinde güncelliklerini devam ettiriyorlar. Amira’yla birlikte bir tür bellek tazeleme eylemi yaptık,” yorumunu yapıyor.
“Kimliksiz şehirler yaratmadaki amaç nedir?”
Kamusal alanda sanat için hem bürokratik hem de anarşik bir çaba gösteren sanatçı, Ataköy’e yaptığı heykel için “Merkezî zihniyet kendine özgü Makriköy’ün, bugünkü adıyla Bakırköy’ün ya da Ayastefanos bugünkü adıyla Yeşilköy’ün, zengin mimari mirasına tamamen sırtını dönüp, onu yok saydı. Kimliksiz bir şehir yaratıp insanları burada yaşamaya buyur ettiler. Böyle bir noktaya bir iş yapmam istenince başka nasıl bir iş üretebilirdim ki…” diyor ve soruyor: “Her farklı kültür katmanında bile şehirciliğin tarihini yazmış bu ülkede biz 1950’lerden bugüne şehirciliğin, şehrin ne olduğunu unuttuk, gitti. Kendime sorar dururum, 1950’lerden beri merkezî zihniyetin kendi eliyle gerçekleştirdiği kimliksiz şehirler yaratmadaki amacı nedir?”
Evrim Altuğ’un Handan Börüteçene ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı Milliyet Sanat’ın Aralık 2023 sayısında…