Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye’nin marka değerine katkıda bulunmak üzere bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin on üçüncü durağı, İstanbul oldu. Picasso’dan Da Vinci’ye, Frida’dan Andy Warhol’a, Salgado’dan Refik Anadol’a kadar dünyanın en önemli sanatçılarının eserlerinin sergilendiği İstanbul Kültür Yolu Festivali, görkemli bir törenle başladı.
İstanbul genelinde 100’den fazla mekanda 500’den fazla etkinliğin düzenleneceği İstanbul Kültür Yolu Festivali öncesinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy dün dünyaca ünlü sanatçıların sergilerini ziyaret etti.
İlk olarak Lale Müzesi’nde açılan “Leonardo Da Vinci- Rönesans Dehası” sergisini gezen Bakan Ersoy, İstanbul Lale Vakfı Başkanı Salih Arslan ve serginin yardımcı küratörü Marcus Graf’tan sergiyle ilgili bilgi aldı.
Daha sonra İstiklal Caddesi’ndeki Grand Pera’da açılan “Frida Kahlo’nun Günlükleri” sergisini ziyaret eden Bakan Ersoy, ünlü ressamın günlükleri ve hayatından esinlenerek hazırlanan dijital ve fiziksel sergiyi inceledi.
Ardında İstanbul Sinema Müzesi’nde Türk sinemasına damgasını vuran yapımcı, yönetmen Türker İnanoğlu’nun anısına hazırlanan “Bay Sinema – Türker İnanoğlu” sergisine geçti. Bakan Ersoy, burada Türker İnanoğlu’nun oğlu İlker İnanoğlu ve TÜRVAK yöneticileriyle birlikte sergiyi gezerken, Türker İnanoğlu’nun imzası olan filmlerle ilgili bilgi aldı.
Daha sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGÜ) Tophane-i Amire’de açılan dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Sebastiao Salgado’nun“Genesis” sergisini ziyaret eden Bakan Ersoy, burada Salgado ile bir araya geldi.
“Kültür ve Sanatla Bütünleşmiş Bir Turizm”
Bakan Ersoy, daha sonra eşi Pervin Ersoy ile birlikte İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’ne (AKM) geçerek İstanbul Kültür Yolu Festivali galasına katıldı. İş, siyaset, kültür ve cemiyet dünyasından çok sayıda davetlinin katıldığı gecede bir konuşma yapan Bakan Ersoy,
“Göreve geldiğimiz günden itibaren en temel hedefimiz, kültür ve turizm noktasında ülkemizin bütün potansiyelini milletimiz için sürdürülebilir bir faydaya, ürün ve hizmete dönüştürmek oldu. Bu noktada kültür sanat ile turizmi hiçbir zaman ayrı başlıklar olarak düşünmedik. Aksine kendi içlerindeki özgün işleyişlerinden bağımsız olarak bu unsurları birbirini sürekli destekleyen bir ekosistemin parçaları olarak kabul ettik” dedi.
Ersoy, “kültür ve sanatla bütünleşmiş bir turizm” vizyonuyla Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin hayata geçirildiğini ifade ederek, “Türkiye Kültür Yolu Festivali, tek bir çatı altında yerelden evrensele bir kültür ve sanat buluşmasıdır. Kültür ve sanat, hayatın ayrılmaz bir parçası çocuklarımız için çok erken yaşlarda tanıştığı, temas ettiği bir deneyim haline getirmekse amaç, festivalimiz bu amaca ulaşmamızı sağlayan muazzam bir adım oldu” diye konuştu.
Bakan Ersoy, Türkiye Kültür Yolu Festivali’ni “kültür ve tarihimizin, medeniyet mirasımız ile geleceğe miras bırakmak için ürettiğimiz ve inşa ettiğimiz modern eserlerin topyekun ulusal ve uluslararası vitrine çıkarıldığı bir sahne” olarak niteleyerek şunları söyledi:
“Göbeklitepe de bu sahnededir Atatürk Kültür Merkezi de… Halk ve sanat müziğimiz de gastronomimiz de dijital sanat da geleneksel olan da hepsi festivalimizde kendine yer bulmaktadır. 7 bölgemizde bugün 16 şehrimizin kültür varlığı, tarihi ve coğrafi zenginliği yine gözler önüne serilmektedir. Eğer turizmdeki ürün çeşitliliğimizi, bu çeşitliliği barındıran şehirlerimizi, üstelik yerinde ve aktif bir şekilde tanıtmak, göstermek ve deneyimletmek istiyorsak yine Türkiye Kültür Yolu Festivali bu hedefe ulaşmamızı sağlayan bir organizasyon olarak karşımıza çıkıyor.”
Gelecek yıl uluslararası alanda Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin çok daha etkili şekilde duyulacağını aktaran Ersoy, “Yine dünya çapında çok özel işler ve isimler ülkemizde ağırlanacak. Bu yıl şu ana kadar festivalimizi gerçekleştirdiğimiz tüm kentlerde hem ticari hem de sosyal hareketliliğin adeta tavan yaptığını gördük. Şehir dışından gelenler festival coşkusuna katılırken kentin ticari hayatına da önemli bir ivme kazandırdı. Bu durumun yeni şehirlerimiz için de aynı şekilde gerçekleşeceğine eminim” dedi.
Açılış töreninde bir konuşma yapan Avrupa Festivaller Birliği Başkanı (EFA) Jan Briers de EFA’nın festivaller aracılığıyla ülkeler ve topluluklar arasında anlamlı etkileşimleri teşvik ederek karşılıklı ilham ve ortak değerlerden oluşan bir doku oluşturduğunu söyledi. Briers, “Yıllar boyunca, Uluslararası Ankara Müzik Festivali, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri, Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali ve Uluslararası Antalya Piyano Festivali gibi Türk festivalleri EFA’ya eşsiz bir zenginlik katmış, canlı kültürel sunumlarıyla ağımızı güçlendirmiş ve kültürler arası diyaloğu teşvik etmiştir. EFA ile Türk sanat dünyası arasındaki bağları güçlendiren ve uzun zamandır kültürel alışveriş için önemli bir merkez olarak hizmet veren Ankara’nın rolü küçümsenemez” diye konuştu.
Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Sebastiao Salgado da yaptığı konuşmada İstanbul’a yıllar sonra yeniden gelmekten dolayı mutluluk duyduğunu belirtti.
Türkiye’yi uluslararası alanda büyük başarıyla temsil eden medya sanatçısı Refik Anadol da açılış törenindeki konuşmasında festival aracılığıyla işlerinin tümünün Türkiye’de birçok şehre ulaştığını belirterek, “Dünyanın değiştiği, yapay zeka ve veri ile tamamen her şeyin yeniden düşünüldüğü ve tartışıldığı bir dünyada sanatın bu alanda ünlüsü olabilmek ve ülkemize bunu gösterebilmek, benim ve ekibim adına çok büyük bir onur.” dedi.
Konuşmaların ardına davetliler Türk Telekom Opera Salonu’nda İstanbul Devlet Opera ve Balesi sahnelenen Carmina Buruna temsilini izlediler
İstanbul Kültür Yolu Festivali, 6 Ekim’e kadar şehir genelinde 500’den fazla etkinlikleri sanatseverleri ağırlayacak.