Panoramik fotoğraf albümleri, tepsiler, tabaklar, bir dokuma ve hayali manzaraların yer aldığı izleme kutuları… Meşher’inİstanbul’un 500 yılını seyir imkânı sunan Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar isimli sergisinde, 19. yüzyıldan ve 20. yüzyılın başlarından çeşitli boyutlardaki Yadigâr-ı İstanbul objeleri ilgi gören eserler arasında yer alıyor.
İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisini ziyaretçileriyle buluşturmaya devam ediyor. Küratörlüğünü Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı’nın, proje danışmanlığını Bahattin Öztuncay’ın üstlendiği, Ömer Koç Koleksiyonu’nda yer alan çeşitli nadide eserlerden oluşan sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor.
Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflara kadar 100’ün üzerinde eser yer alıyor. Sergide, 1800’lü yıllara ve 1900’lerin başına ait çeşitli boyutlardaki Yadigâr-ı İstanbul objeleri de ilgi gören eserler arasında yer alıyor.
Hayali manzaralardan panoramik fotoğraflara…
İstanbul’un görsel kayıtlarını oluşturan tasvirlerde bazı ortaklıklar dikkat çekiyor: Aynı açıdan farklı tekniklerle manzara yeniden üretiliyor, hayali unsunlar tekrar ediliyor. Şehrin görüntüleri gitgide yaygınlaşırken Yadigâr-ı İstanbul objeleri de büyük ilgi görüyor. Panoramik fotoğraflar parça parça çekiliyor, albümler hünerli ustalar tarafından ciltlenip çoğaltılıyor ve satışa sunuluyor.
İstanbul’un simge yapılarının, çeşitli bölgelerinin ve kentle özdeşleşen figürlerin yer aldığı eserler arasında İstanbul fotoğraflarından oluşan Yadigâr-ı İstanbul albümleri öne çıkıyor. Albümlerdeki manzaralar tarihi yarımadanın dışına çıkarak Boğaz’ın iki yakasından görüntüleri de kapsıyor.
Haliç’in üzerindeki hayali köprüden bir sahne
Yadigâr-ı İstanbul objelerinden üç boyutlu kitaplar veya diğer bir ifadeyle izleme kutuları (peepshow) da izleyiciyi bambaşka bir pencereden hayali manzaralara davet ediyor. Dar kenarlarından akordeon şeklinde birleştirilen, açıldığında izleme kutusu hâlini alan elle renklendirilmiş bu taşbaskı resimlerde, İstanbul panoramalarına çeşitli figürler eşlik ediyor. Yaklaşık 1835 yılında Almanya’da basılmış Constantinopel isimli izleme kutusunda, Galata’dan İstanbul yönünde bakıldığında Haliç’in üzerinde uzanan hayali bir taş köprüdeki sahne yansıtılıyor. Uzakta Topkapı Sarayı tepeleri ve Ayasofya ile Aya İrini’nin kubbeleri stilize edilmiş hâlde görülüyor; ana bakış açısının yanındaki daha küçük gözlerden, her iki tarafta da gemi direkleri seçiliyor.
Tabaklardan tepsilere, çeşitli objelerde İstanbul manzaraları
Topografik İstanbul görünümü içeren vitrin tabakları da serginin öne çıkan Yadigâr-ı İstanbul objeleri arasında… Yaklaşık 1850 yılında Paris’te üretilen tabaklardaki çizimlerin çoğunun Antoine Ignace Melling’den (1763-1831) esinlendiği anlaşılıyor. Her tabak, arkasında neresi olduğu yazılı farklı bir İstanbul görünümü taşıyor.
Topkapı ve Sarayburnu panoramik görünümlü yaklaşık 200 parçalık anonim yapboz, 19. yüzyıl sonu-20. yüzyıl başına tarihlenen bir dokuma, 19. yüzyıl sonu üretilen çeşitli boyutlardaki İstanbul tasvirli pulat tepsiler de sergide görülebiliyor.
Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi 26 Mayıs’a kadar Meşher’de ziyaret edilebilecek.