5 Aralık dünya kadın hakları gününde kadınların sorunlarını ele almak moda oldu.
Kadınların sadece bu günlerde hatırlanması yalnız kadınların değil erkeklerin de sorunu olması gerekirken erkeklerin cılız seslerle tepki vermesi maalesef ki oldukça üzücü.
Oysa Son dönemde kadınlara uygulanan şiddetlerin artması iş dünyasındaki kadınların kendilerini rahatsız hissetmesine de neden oluyor.
Tüm dünyada ve özellikle de Türkiye’de erkek egemen bir sektör olarak algılanan “Alacak yönetimi ve tahsilat’ konusunda 2007’den beri kadın girişimci olarak çalışan ARS Danışmanlık Şirketi sahibi Ayşe Burcu Arslan, bu sektörde bir kadın olarak çektiği zorluklardan da yola çıkarak tam da bu günde yani 5 Aralık Dünya Kadın Hakları gününde ‘tahsilat sektöründe kadın’ olmaya yaşadığı zorlukları bizimle paylaştı.
Arslan; Aslına bakarsanız geçmişten beri ve günümüzde de hala Para ve Tahsilat gibi konular şirketlerin daha çok muhasebe ve finans departmanlarını ilgilendirmekte ve ülkemizde bu departmanlardaki erkek oranı kadınlara göre daha yüksek. Dünyada da bu durum çok farklı değil maalesef. Yıllardır yurtdışında katıldığım seminer ve konferanslarda gördüğüm şey katılımcıların %80’inin erkek olduğu. Benim görüşüm tahsilat ve alacak yönetim sektörlerindeki kadın oranının azlığının, bazı önyargılardan kaynaklandığıdır. Doğanın ve aklın yasalarına başvurularak bunun iyileştirilebileceğine inanıyorum.
Aşağıda verdiğim örneklerle konuyu açıklamaya çalışacağım.
Tahsilat ve Para İle Uğraşmak Zor İştir
Ama önce unutmayalım ki zor iştir tahsilat ve parayla uğraşmak. Sıkı iş takibi gerektirir, organize olmayı, konuları kişisel almadan soğukkanlı olmayı gerektirir. Kısacası tahsilatta başarı cinsiyete bağlı değildir aslında.
Etkin ve başarılı bir tahsilatta ‘beceri’, ‘bilgi’ ve ‘deneyim’ vardır. Akıl yoluyla kişi kendi doğasındaki ‘becerilerinin’ farkına varabilir. Yine akıl yoluyla ‘bilgiye’ erişim iştahını koruyabilir ve ‘deneyimin’ nimetlerinden faydalanabilir. Tahsilatı yapan kişinin kadın veya erkek olmasından çok daha önemli ve etkilidir ‘beceri’, ‘bilgi’ ve ‘deneyim’. Çünkü kadın ve erkek doğanın ve aklın yasalarında eşit şartlardadırlar aslında.
Fakat kadın olmak ve tahsilat işiyle uğraşıyor olmak, ‘önyargılar’ gibi bazı önemli engelleri aşmayı gerektiriyor. Üstelik bu önyargıların sadece erkeklerden gelmediğinin de altını çizmekte fayda var.
Yani 250 yıl önce ‘erkeklerin tiranlığı’ ile ilgili ilk feminist ayaklanmanın sadece erkekler tarafından engellendiği ifadesi günümüzde aslında biraz sert kalıyor. Kimi zaman kadınların kadınlara veya kadınların kendilerine koyduğu engeller, kurallar ve hatta duvarlar da olabiliyor bu önyargılar.
Öncelikle bizim işimizde kadın olmakla ilgili alacaklı bir müşterinin bakış açısından birkaç örnek vermek istiyorum
Bir müşterimle ilk toplantımızı yapıyorduk ben işimizi ve Türkiye’de ki başarılarımızı anlattıktan sonra karşımdaki beyefendinin ilk sorusu ‘Kadınlar daha naif olur. Acaba yeterince sert olabilir ve halledebilir misiniz? Oldu. Bu önyargı daha mesleğimin en başlarında yüzüme tokat gibi vurmuştu.
Aslında bir kadının Kibarlığı ile naifliği genellikle karıştırılıyor. Geciken alacakların etkin bir şekilde tahsil edilmesindeki en önemli unsurlardan biri daha net ve katı olarak ‘parayı talep’ etme tutumunu takınmaktır.
Ama bu sert veya kötü veya kaba bir tavır anlamına gelmez. Kibarlık ise yalnızca kadınlara özgü bir durum olmamakla birlikte, kadınların tatlı dil ve kibarlığı koruma konusundaki özeni çoğu zaman neden erkeklere oranla daha iyi tahsilat yaptıklarını bile açıklayabilir.
Özetle naiflik yerine kibarlık ve sertlik yerine de netlik tahsilatta başarıyı arttırır.
Kadınlar Duygusaldır, ya borçlunun dediklerine hemen kanarsa?’
Yine karşılaştığım başka bir örnek de ‘Kadınlar daha duygusaldır, ya borçlunun dediklerine hemen kanarsa?’ önyargısı oldu.
Halbuki iletişim iki insan arasında gerçekleşir. Her ne kadar kurumların alacakları olsa bile, o kurumu temsilen görüşmeyi yapanlar kişiler de birer ‘insan’. Yani elbette insanın ve iletişimin olduğu yerde ‘öfke, hayal kırıklığı, mutluluk’ gibi duygular devreye girebilir. Bu kadın olmakla ilgili değil, insan olmakla ilgilidir. Empati de zaten duygu geçişindeki beceriyle alakalıdır ve geciken alacakların etkin bir şekilde tahsil edilmesindeki önemli unsurlardan bir diğeridir. Önemli olan o duyguların nasıl ifade edildiği ve rasyonel kararların verilmesine engel olup olmadığıdır. Empati de yalnızca kadınlara özgü bir yetenek olmamakla birlikte, kadınların daha sorgulayıcı ve detaycı yaklaşımı çoğu zaman neden erkeklere oranla daha iyi tahsilat yaptıklarını bile açıklayabilir.
Özetle duygusallık empati becerisini besler ve sorgulamak hemen kanmayı engeller.
Ve son olarak “Kadınlar daha anlayışlı olur, ödeme seçeneklerimi daha kolay kabul eder’ uyanıklığı.
Aslında: Tahsili ‘geciken’ alacaklar, zaten vade süresindeki sözleşmeye borçlu tarafından uyulmadığı anlamını taşır. Yani zaten esneklik tanınmış ve anlayış gösterilmiştir. Taraflar arasındaki anlaşmaya uyulması konusunda ısrarcı olunması ve müzakere edilmesi başarıyı arttırır. Bunun için de borçlu tarafından her öne sürüleni hemen kabul etmeden, daha iyi şartlarda mutabakat sağlanması için nedenleri sorgulamaya ve ikna etmeye çaba gösterilmelidir. Sorgulayıcı olmak da yalnızca kadınlara özgü bir yetenek olmamakla birlikte, kadınların daha detaycı yaklaşımı çoğu zaman neden erkeklere oranla daha iyi tahsilat yaptıklarını bile açıklayabilir.
Özetle anlayışlı olmak, illa daha esnek olmayı değil, müzakere zeminini hazırlayan aktif dinleme ve sorgulamayı da barındırır.
Elbette bu ve benzeri örnekler çoğaltılabilir. Veya tüm örnekler herkes için her yerde geçerli olmayabilir ve hatta zamanla değişebilir. Ben de 2007’den bugüne ülkemizde bu önyargılarda azalmanın gerçekleştiğine şahit oldum ve olmaya da devam ediyorum.
Hem alacak yönetim hizmetleri verdiğimiz müşterilerimizde hem tahsilat eğitimi verdiğim katılımcılarda hem de şirketimizde çalışmak için iş başvurusunda bulunan adaylarda, bir kadın olarak bu değişimin her gün bir parçası da olduğumu hissediyorum. Bu beni heyecanlandırıyor ve işimi daha çok sevmen için nedenlerimi arttırıyor. Kadın olmanın zorluklarına rağmen işini severek yapan tüm herkesin heyecanını koruması dileğiyle. AYŞE BURCU ARSLAN DEMİRTAŞ